''Mimar Sinan, Osmanlı Mucizesidir''

6 Aralık 2016

Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suphi Saatçi, kişiliği ve dünya mimarisine etki eden eserleri etrafında Mimar Sinan’ı anlattı.

Güzel Sanatlar Fakültesi’nin düzenlediği “Çağlara Meydan Okuyan Dehâ: Mimar Sinan” konferansı yoğun bir katılımla Kandilli Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.

Mimar Sinan’la ilgili birçok çalışması bulunan Prof. Dr. Saatçi, onunla ilgili çalışmaya başlamasına Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulduğu bir yazma eserin vesile olduğunu söyledi. Mimar Sinan hakkında bugüne kadar hiçbir tarihi vesikada bulamadığı bilgileri, kişiliği hakkındaki detayları bu yazmada okuduğunu belirten Saatçi; yazmanın bir örneğinin Ahmet Cevdet Bey tarafından 1897 yılında “Tezkiretü’l Bünyân” ismiyle basıldığını, hatalar içerse de kitabın mühim bir kaynak olduğunu ifade etti.

Osmanlı medeniyetinin merkezi olan İstanbul’da 16. yüzyılda yetişmiş Mimar Sinan’ı bir Osmanlı mucizesi olarak gördüğünü belirten Saatçi, onu Mimar Sinan yapabilmiş bir eğitim düzeyinin sahibi ve tüm sanatların başkenti olan Osmanlı’yla her daim övünülmesi gerektiğini dile getirdi.

Merkezi Kubbe Formunun Piri

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinin ardından inşa ettirdiği Fatih Külliyesi ile Osmanlı mimarisinde bir çığır açıldığını söyleyen Saatçi, Mimar Sinan’ın 1539’da mimar başı olarak göreve başlamasıyla bu mirası devraldığını ve 16. yüzyılda, klasik Osmanlı mimarisini başlatan isim olduğunu vurguladı. Mimar Sinan’a kadar çok kubbeli yapıda olan Osmanlı mimarisinin onunla birlikte merkezi kubbe formuna geçtiğinin altını çizen Saatçi, onun Ayasofya’nın kubbesinden etkilendiği görüşlerine karşı şöyle konuştu: “Mimar Sinan, Sasani’yi, Bizans’ı, Akdeniz’i görmüş ama hiçbiri olmamıştır. Tüm kültürleri kendi mimari geleneği içinde eriterek üslubunu ortaya koymuştur.”

Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’nden Şehzade Camii’ne, Süleymaniye Külliyesi’nden Selimiye Camii’ne kadar Mimar Sinan’ın başyapıtları hakkında bilgi veren Saatçi, onun iyi bir mühendislik örneği olan eserleri ile ilgili de malumat verdi. Süleymaniye Külliyesi üzerinde özellikle duran Saatçi, Külliyeyi, boşluğu biçimlendirme sanatı olan mimarlığın en muhteşem örneklerinden biri olarak nitelendirdi.

“Bugünkü Ayasofya, Mimar Sinan’ın Ayasofya’sıdır”

Mimar Sinan’ın Ayasofya’ya katkıları üzerine de konuşan Saatçi, “Ayasofya, Sinan’ın onarımları sayesinde günümüze gelmiştir. Bugün gördüğümüz üçüncü Ayasofya’dır. Ahşap olan ilk Ayasofya yanmıştır, kâgir olan ikinci Ayasofya yıkılmıştır. Günümüzdeki üçüncü Ayasofya ise Sinan’ın Ayasofya’sıdır. Onun restorasyonu sonucu günümüze gelmiştir. II. Selim’in, Ayasofya’yı kurtarması için ona bir fermanı olduğu kaynaklarda mevcuttur. Bu kubbe, Sinan’ın kubbesidir. Çünkü Sinan’ın kubbeleri daireseldir, Bizans kubbeleri ise kırıktır. Bugünkü Ayasofya bana göre Mimar Sinan’ın Ayasofya’sıdır.” dedi.

Mimar Sinan’ın karakter özelliklerinden de bahseden Prof. Dr. Suphi Saatçi, konuşmasını onun vakfiyesinden okuduğu cümlelerle sonlandırdı.